Misyonumuz Türkiyede üretilen zeytinyağlarının kalitesini yükseltmektir.
Bilinçli tüketicilerin nitelikli zeytinyağına kolayca ulaşabilmesi ve hayatlarına daha fazla değer katması için sürekli yeni deneyimler geliştiriyoruz.
İyi zeytinyağı hayatı güzelleştirir. Bu mucize iksir her zaman kendisine gösterilen ilgiden fazlasını hak ediyor.
Abonelik sistemi hayatımızı güzelleştirmek için kendi iyi zeytinyağımızın peşinde koşarken doğal olarak ortaya çıktı.
Çünkü zeytinyağının yaşam keyfimizi artırması için üç şartın bir araya gelmesi gerekiyor:
1. Taze olmalı - Bir yaşından genç
2. Damak tadımıza uygun olmalı - Çok erken hasat
3. Yoğun olmalı - Çok soğuk sıkım
Türkiye şartlarında bu üç koşulu bir arada sunabilen en garantili yol abonelik sistemi. Geniş bir uzman ekiple beraber ince eleyip sık dokuyarak yıllar içinde sistemi iyileştirdik ve bol ödüllü üreticilerle çalışmaya başladık. İşte karşınızda Behram Abonelik sistemi; Türkiyenin ilk ve tek yeni nesil zeytinyağı deneyimi.
Behram isminin anlamı:
Lezzetli zeytinyağı için zeytinlerin uzun mesafelere taşınmaması ve hemen sıkılması gerekir. İsmimiz; Kuzey Ege’nin en kaliteli zeytinliklerinin tam ortasında yer alan Behramkale köyünden gelmektedir. Logomuz: keyifli ve uzun bir hayatı simgelemektedir. Sonsuzluktan gelir, sonsuzluğa gider.
Behram'ın kurucusu:
Behram zeytinyağı abonelik sistemi bir marka mimarı ve zeytinyağı gönüllüsü Emre Soylu tarafından 2011 yılında kurulmuştur. Ünlü, İtalyan milli zeytinyağı tadımcıları birliği’nden - ONAOO* eğitim almış, uluslararası akreditasyona sahip bir zeytinyağı degustatörüdür. Kuzey Ege’nin en kaliteli zeytin üreticileriyle elele vererek zeytinyağının hayata daha fazla değer katması için çalışmaktadır.
• ONAOO - Organizzazione Nazionale Assaggiatori Olio di Oliva (The National Organization of Olive Oil Tasters).Dünyadaki ilk ve tek zeytinyağı tadım okulu ve profesyonel tadımcılar birliğidir. Uluslararası tadım panelleri ve yarışmalar birliğin standartlarına göre tadım yapmaktadır.
Kuruluş öykümüzü okumak için tıklayınız.
Zeytinyağının mutluluğumuz üzerindeki güçlü etkisini fark etmek için ünlü bir restoranda kötü bir gece geçirmemiz gerekiyormuş. Bir grup arkadaş güle oynaya başlayan o akşam masaya gelen kötü bir zeytinyağı geceye damgasını vurdu. Ağzımızda bıraktığı kötü tatlar nedeniyle o gece yediğimiz tüm yemeklerden hiç keyif alamadık. İster istemez sohbetimizin ana konusu zeytinyağı oldu. O gece farkettik ki Türkiyede iyi zeytinyağına ulaşmak büyük bir sorun. Masadaki herkes damak tadına düşkün olduğu için zeytinyağının önemini biliyor fakat iyi zeytinyağına ulaşma konusunda istisnasız her sene problem yaşıyorlardı. Kimi güvendiği bir butik üreticiden alıyor ama seneden seneye lezzet tutarsızlığından mutsuz. Kimi işlerinin yoğunluğu nedeniyle sezonu kaçırmış ve üreticide istediği kalitede yağ kalmamış. Bu zahmetlere katlanmayıp market yağlarıyla idare edenler zaten çoktan zeytinyağına küsmüş.
Hepimiz meğer ne dertliymişiz.
O gece anladım. Hayatımızdaki bu küçük mucize daha fazla ilgiyi hakediyor. Kendimi görevlendirdim ve herkesin iyi zeytinyağı problemini her yıl kalıcı olarak çözecek bir yol aramaya karar verdim.
Başladım araştırmaya…Önce İtalya, İspanya ve Yunanistanda neden zeytinyağlarının bu kadar lezzetli olduğunu anlamaya çalıştım.
İtalya’daki yağlar neden lezzetli?
İtalya, İspanya ve Yunanistandaki üreticilerin çoğu soğuk sıkım yapıyor. Avrupa deneye yanıla verimi az ama lezzetten taviz vermeyen soğuk sıkım yöntemini benimsemiş. Bu yöntem ile elde edilen zeytinyağları litre fiyatı biraz yüksek gibi gözükse de aynı zamanda ekonomik yağlar. Daha az kullanarak derin lezzetler elde etmenizi sağlıyorlar.
Türkiyede butik zeytinyağı üreten tesislerin tek geliri sıkılan yağdan aldıkları yüzde. Bu nedenle bir çok üretici lezzete değil daha fazla yağ elde etmeye odaklanıyor ve sıcak sıkım yapıyorlar. Sıcak sıkım yağın nefasetini kaçıran bir yöntemdir. İyi zeytinyağına ulaşmamızın bu kadar zor olmasının sebeplerinden birisi bu.
Araştırmalarım sonunda ulaştığım ikinci en önemli sorun tazelik. Zeytinyağı sadece tazeyken sağlıklı ve lezzetli. Çünkü zeytinyağına olumlu özelliklerini veren fenoller, vitaminler vs. uçucudur ve zeytinyağını taze korumak için özel çaba sarfetmek gerekli. Türkiyede zeytinyağının tüketiciye ortalama ulaşma süresi 8 ay ve saklama koşulları özensiz. Üreticilerin bir kısmı plastik, hijyenden uzak kaplarda zeytinyağını saklıyor. Ama en önemlisi tüketiciler zeytinyağını şişelere kolay aktarmak için tenekelerin üzerine delik açıyor ve o deliği kapatmadığı için uçucu fenol ve vitaminler kayboluyor. Zeytinyağı bütün değerini bir kaç hafta içinde kaybedebiliyor.
Türkiye’de durum…
Aslında Türkiyede kurumsallaşmamış bir çözümün kendiliğinden oluştuğunu fark ettim. İyi zeytinyağı kullanmak isteyenler bazı üreticilere hasat sezonu öncesinde peşin ödeme yapıp sıraya giriyorlar ve kaliteli zeytinyağına ulaşmaya çalışıyorlar. Ama bu kalıcı bir çözüm değil. Butik zeytinyağı üreticilerinde seneden seneye lezzet farkları çok oluyor. Çünkü aynı tarladan her sene aynı lezzet elde edilemiyor.
Ayrıca tüm yılın zeytinyağı evlerde çok yer kaplıyor ve serin yerlerde taze saklamak önemli bir sorun.
Anladım ki zeytinyağının yaşam keyfimizi artırması için üç şartın bir araya gelmesi gerekiyor:
1. Taze olmalı - bir yaşından genç
2. Damak tadımıza uygun olmalı - çok erken hasat
3. Yoğun olmalı - çok soğuk sıkım
Türkiye şartlarında bu üç koşulu bir arada sunabilen tek sistemin abonelik sistemi olduğuna ikna oldum ve geniş bir uzman ekiple beraber ince eleyip sık dokuyarak zeytinyağı severler için ideal bir sistem geliştirdik. İşte karşınızda Behram Abonelik sistemi; Türkiyenin ilk ve tek iyeni nesil zeytinyağı deneyimi.